teknonetfenlisesi@gmail.com
0 (544) 940 95 10

Faydalı Yazılar

img

ÖĞRENME NE DEMEKTİR, NASIL GERÇEKLEŞMEKTEDİR?

Beyinde dendrit denilen dallarla birbirine bağlantısı olan yüz milyar kadar nöron vardır ve beyindeki bu milyarlarca nöron arasındaki bağlar öğrenme ile doğrudan ilişkilidir. Nörofizyolojik bakış açısından öğrenme beyindeki nöronlar arasında yeni ve anlamlı sinaptik bağların oluşmasıdır. Bu süreçte beynin fiziksel yapısı değişir.  Duyularımızla algıladığımız dış dünyadaki objeler (duyduğumuz, gördüğümüz vs) beynimizdeki nöron ağlarını uyarır ve kişinin bu uyaranları anlamlandırma çabası nöronlar arasında yeni bağların oluşmasını sağlar, başka bir ifadeyle öğrenme gerçekleşir. Bu durum öğrenme sürecindeki beyinde gerçekleşen değişikliklerle ilgili iki ana süreçten ilkidir. İkinci süreç ise bu sinaptik bağlantıların iletim verimliliğiyle ilgilidir. Dolayısıyla nöronlar arasındaki bağlar ve bu bağlar arasındaki veri iletim hızı öğrenmenin ne kadar etkili ve kalıcı olduğunu belirliyor. Beyin üzerinde yapılan araştırmalar, tekrar edilen bilgilerin beyindeki sinaptik bağlantıları güçlendirdiği ve nöronlar arası iletişimin daha hızlı ve daha verimli olmasını sağladığı ancak tekrar edilmeyen bilgilerle ilgili olduğu bağların ise zayıfladığını göstermektedir.

img

Verimli ders dinleme teknikleri

Dersi derste öğrenmek tabiri oldukça klişe ama bi o kadar da doğru ve önemlidir. Bunun için derse yoğun bir şekilde odaklanmak gerekir. Derse odaklanmak için hangi dersi görüyorsanız, “Şimdi Fizik dersini dinliyorum ve bu ders çok önemli.” ya da “Şimdi öğretmenim integral konusunu anlatıyor ve bu konuyla ilgili mutlaka birkaç soru sınavda çıkar.” şeklinde kendinize telkinlerde bulunun. Çünkü daha iyi odaklanmanız için zihninizi o dersin ya da o konunun önemli olduğuna inandırmanız gerekir.
Ders esnasında mutlaka masanızda kağıt kalem olsun ve önemli yerleri not alın. Not almak zihninizin dağılmasını engeller ve sizin derse aktif katılımınızı sağlar. Not tutmanın diğer bir faydası ise; ders sırasında bilgilerinin zihinde tekrar düzenlenmesini gerektirir ki bu da unutmanın önüne geçer. Not alırken sayfayı iki bölgeye bölün ve ilk bölgeye ders sırasında önemli gördüğünüz yerleri not alın. İkinci bölgeyi ise dersten sonra özet ve anahtar sözcükleri yazmak için kullanın. Anahtar sözcükleri diğerinden farklı renkte kalemlerle yazabilir ya da altını çizebilirsiniz.
Ders esnasında öğretmen söylemeden ne diyeceğini sezmeye çalışmak derste dikkatinizin canlı kalmasını sağlar. Derse aktif katılmanıza yardım ederek odaklanmanızı kolaylaştırır. Eğer daha önce hiç bir fikrinizin olmadığı bir konu anlatılacaksa dersten önce o konuya çalışarak gelmeniz iyi olacaktır.
Derslerde öğretmeninizin tahtaya yazdığı ya da yansıttığı soruları öğretmeniniz kendisi çözmeden önce mutlaka siz çözmek için uğraşın. Siz çözmeye çalışırken eğer doğru cevabı bulamamış ya da yanlış çözmüşseniz  birazdan öğretmeniniz o soruyu çözerken siz yanlış yaptığınız yerleri fark eder ve yanlışlarınızdan ders çıkarmış olursunuz.
Sandalyede dik oturun ki hem kan dolaşımınız daha sağlıklı olur ve uykunuz gelmez hem de duyu organlarınız daha açık olur. Doğrusu kafanızı sıraya koyarak dersi dinlemenizin size hiç bir faydası olmaz. Gözünüz ve kulağınız sürekli öğretmende olsun. Böylece öğretmeninizin  söylediklerine odaklanmanız kolaylaşır ve öğretmeninizle iletişiminizin kesintisiz olmasını sağlar. Eğer hala odaklanmada güçlük çekiyorsanız en ön sırada oturmanız odaklanmanızı biraz daha kolaylaştıracaktır.

img

Verimli ders çalışma teknikleri

Öncelikle ders çalışmaya başlamadan önce uykusuzluk, yorgunluk, açlık ve yüksek kaygı gibi çalışmanızı olumsuz etkileyebilecek engelleri tespit edip bu faktörleri ortadan kaldırın. Çalışma ortamınızın aşırı sıcak ya da aşırı soğuk olmaması ve tabi ki sessiz olması çok önemlidir. Yatarak ya da uzanarak ders çalışmak odaklanmanızı olumsuz etkileyecektir. Çalışma ortamınızda sizi sohbete tutarak dikkatinizi dağıtacak birisi de bulunmasın. Telefonunuzu sessize alın ve gözünüzün takılmayacağı bir yere kaldırın.
Mutlaka bir hedefiniz olsun, çünkü hedefinize yönelik çalışmanız hem sizi motive edecek hem de daha verimli çalışmanızı sağlayacaktır. Kendinize kısa vadeli ve uzun vadeli hedefler belirleyin. Örneğin matematik dersinden türev konusundaki testteki kırk sorudan en az otuzunu doğru cevaplamak kısa vadeli bir hedefe örnek olabilecekken, üniversite sınavında Cerrahpaşa Tıp Fakültesini kazanmak uzun vadeli bir hedefe örnek verilebilir. Gelecekte hangi üniversitede, hangi bölümde okuyacağınız ya da hangi mesleği yapacağınızla ilgili bir hayal kurun ve o hayali gerçekleştirmek için çalıştığınızı aklınızdan çıkarmayın. Böylece çalışmak için motivasyonunuzun, hevesinizin ve odaklanma sürenizin arttığını göreceksiniz.
Unutmayın, sınav ya da okul başarısı doğuştan gelen bir yetenekten ziyade zamanla kazanılan bir beceridir. Ders çalışmaya karşı oluşturduğunuz tutum ve davranışlarınızın çoğu edinilmiş birer alışkanlıktır ve hiç bir alışkanlığı değiştirmek kolay değildir. Yanlış tutum ve davranışlarınızı doğrularıyla değiştirmek için kararlı ve sabırlı olmalısınız. Ders çalışma alışkanlığı edinmek için başta zorlansanız da her gün ve düzenli olarak artan tempoda ders çalışmanız gerekir. Daha önce günlük ders çalışma alışkanlığınız hiç yoksa başta kısa süren günlük ders çalışma temponuzu her gün daha da artırarak sizin için en verimli süreye çıkarabilirsiniz. Çalışma alışkanlığı kazanabilmeniz için öncelikle kendinize bir ders çalışma planı oluşturmanız gerekir. Hangi derse ya da hangi konuya, ne zaman ve nerede çalışacağınıza belirlemelisiniz. Bu noktada okulunuzdaki öğretmenlerinizin takip ettiği müfredat sizin için bir kılavuz olacaktır. Yani o hafta okulda hangi konular işlenmişse sizin de o konulara çalışmanız en doğru olan olacaktır. Ders çalışma planı; “neyi”, “ne zaman” ve “nerede” çalışacağınıza önceden karar vermek demektir. Özellikle henüz ders çalışma alışkanlığı olmayan öğrenciler bu planlamayı uyumadan önce yaparlarsa ertesi gün daha kolay ders çalışmaya başlayabilirler. Bir gün öncesinde uyumadan önce örneğin “Yarın saat 16.00-18.00 arasında okuldaki etüt salonunda fizik dersinde enerji konusunu çalışacağım.” şeklinde zihninizde belirlerseniz ve gün içinde bir kaç kez zihninizde tekrarlarsanız zihninizi saat 16.00-18.00 arasında ders çalışmaya programlamış olursunuz.

img

Deneme sınavlarında nelere dikkat etmek gerekir?

 

Sınava hazırlık sürecinde deneme sınavı çözmenin çok önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Deneme sınavlarından kaçınmak yerine deneme sınavlarını bilgi, beceri, zaman kullanımınızı geliştirmenizi sağlayan fırsatlar olarak görmeniz gerekir. Ayrıca yüksek sınav kaygısını ve sınav süreci yaklaştıkça artan stresi ancak çok sayıda deneme sınavlarına girerek aşabilirsiniz.
Deneme sınavları tekrar yaparak konuları ya da soru tiplerini unutmanızı engellerken aynı zamanda eksik konularınızı belirlemenize de yardımcı olur. Hangi konularda eksiklerinizin olduğunu bilmeniz çalışma planınızı hazırlarken size yol gösterici olur. Bu nedenle sınavlardan sonra yanlışlarınızı ya da yapamadığınız soruları tek tek gözden geçirmeli ve çalışmalarınıza bu doğrultuda devam etmelisiniz.
Deneme sınavları, sınav sırasında hangi dersten başlamanız gerektiğini ve her derse yaklaşık ne kadar zaman ayırmanız gerektiğiyle ilgili size fikir verir ve sizin için en verimli olan stratejiyi geliştirmenizi sağlar.  Gerçek sınavdan önce yeteri kadar çok deneme sınavına girerseniz zamanı iyi kullanmakla ilgili kendi stratejinizi mükemmelleştirme fırsatınız olur.

Girdiğiniz her deneme sınavını ciddiye alın,  deneme sınavlarının gerçek sınavın bir provası olduğunu unutmayın. Deneme sınavı çözerken sırasıyla hangi dersleri çözeceğiniz ile ilgili bir strateji geliştirin. Hangi dersten başlamak sizin için en verimli oluyorsa o dersten başlayın ve daha önce kararlaştırdığınız sıradaki diğer derse geçin.  Her öğrencinin sırasıyla hangi derse ait testleri çözeceği birbirinden farklı olabilir. Önemli olan size en uygun stratejiyi geliştirmenizdir.  Deneme sınavlarında gerçek sınavda nasıl bir sıralama izleyeceğinize karar vermeli, onlarca deneme sınavında bu sıralamayı uygulamalı ve en nihayetinde gerçek sınavda da bu stratejiyi uygulamalısınız.

 

img

Günde kaç saat uyumalısın?

 

Öncelikle şunu söylemeliyim ki; "sadece aptallar sekiz saat uyur" iddiası tam bir aldatmacadır. Bir çok dahinin (örneğin Albert Einstein) her gün ortalama 8-10 saat kesintisiz olarak uyuduğu bilinmektedir. Bazı insanlar yaptıkları işin temposu ve heyecanıyla geçici olarak kısa süreli uykularla günlerce çalışmış olabilirler ancak hiç birisi bunu yaşam boyu sürecek bir alışkanlık haline getirmemişlerdir.
Yüzlerce bilimsel araştırmanın sonucu olarak uyku eksikliğinin günlük duygu durumunu, motivasyonu, öğrenme becerisini ve odaklanma kabiliyetini olumsuz etkilediğini artık çok iyi biliyoruz. Yani sınav öncesi sabahlara kadar ders çalışmak fayda değil zarar veriyor. Odaklanma ve öğrenme becerilerini en üst seviyede kullanmaya ihtiyacı olan üniversite sınavına hazırlanan bir öğrencinin  günde ortalama sekiz saat uyuması gerektiğini söyleyebiliriz.
Daha da önemlisi sanılanın aksine, beyin uyku sırasında oldukça aktiftir ve gün içerisinde öğrenilen bilgiyi düzenler, işler ve pekiştirir. Uyku sırasında nöronlar arasında yeni bağlantılar oluşur ki bu bilginin uzun süreli hafızaya alınması işlemidir. Gün içerisinde öğrendiğimiz şeylerin pekişmesi için uykuya ihtiyacımız var. O yüzden özellikle öğrencilerimize hep tavsiye ettiğim gibi uyumadan önce son yaptığınız iş bilgisayar oyunu oynamak, film izlemek ya da sosyal medyada gezinmek değil ders çalışmak olursa uyku sırasında o son öğrendiğiniz bilgiler pekişecek ve sabah uyandığınızda çok daha berrak hale gelecektir.
Sonuç olarak, uyku öncesi ve sonrası ders çalışmak öğrenmedeki başarıyı artırır.

img

Neden tek başına ders çalışamıyorsunuz?

Tek başınıza çalışırken yeterince konsantre olamıyor bu yüzden ders çalışmak için etüt salonlarını evinizdeki odanıza tercih ediyor olabilirsiniz. Bu durumun bir kaç sebebi var.
 Bunlardan en önemlisi insanın sosyal bir varlık olması. İnsan geçmişten bu yana sürekli olarak başkalarıyla bir arada olmaya gereksinim duymuştur. Bu bir arada yaşama dürtüsü sayesinde yırtıcılara av olmaktan kurtulmuş ya da bu sayede kendisinden daha büyük canlıları avlayarak karnını doyurmuştur.  Bir arada oldukları için varlıklarını sürdürebilen insanlar bugünümüzün medeniyetini inşa etmiş ve bugünün toplumunu oluşturmuştur. Geçmişten gelen bu dürtü bizim davranışlarımızın etrafımızdaki diğer insanların davranışlarından düşündüğümüzden çok daha fazla etkilenmesine sebep olmaktadır. Örneğin okullarda, henüz 8-9 yaşlarındaki  merak ve enerji dolu çocuklar saatlerce tahta sıralarda oturabiliyorlar çünkü "herkes" aynı şeyi yapıyor. Aynı şekilde bir çok öğrenci de üniversite sınavına hazırlık sürecinde evde tek başına ders çalışmak yerine etüt salonlarında diğer akranlarıyla bir arada ders çalışmayı tercih ediyorlar. Çünkü etraflarında ders çalışan insanların olması onların da benzer davranış biçimi göstermelerini kolaylaştırıyor.