Öğrenme ne demektir, nasıl gerçekleşmektedir?

Beyinde dendrit denilen dallarla birbirine bağlantısı olan yüz milyar kadar
nöron vardır ve beyindeki bu milyarlarca nöron arasındaki bağlar öğrenme ile
doğrudan ilişkilidir. Nörofizyolojik bakış açısından öğrenme beyindeki nöronlar
arasında yeni ve anlamlı sinaptik bağların oluşmasıdır. Bu süreçte beynin fiziksel
yapısı değişir. Duyularımızla algıladığımız dış dünyadaki objeler (duyduğumuz,
gördüğümüz vs) beynimizdeki nöron ağlarını uyarır ve kişinin bu uyaranları
anlamlandırma çabası nöronlar arasında yeni bağların oluşmasını sağlar, başka
bir ifadeyle öğrenme gerçekleşir. Bu durum öğrenme sürecindeki beyinde
gerçekleşen değişikliklerle ilgili iki ana süreçten ilkidir. İkinci süreç ise bu sinaptik
bağlantıların iletim verimliliğiyle ilgilidir. Dolayısıyla nöronlar arasındaki bağlar
ve bu bağlar arasındaki veri iletim hızı öğrenmenin ne kadar etkili ve kalıcı
olduğunu belirliyor. Beyin üzerinde yapılan araştırmalar, tekrar edilen bilgilerin
beyindeki sinaptik bağlantıları güçlendirdiği ve nöronlar arası iletişimin daha
hızlı ve daha verimli olmasını sağladığı ancak tekrar edilmeyen bilgilerle ilgili
olduğu bağların ise zayıfladığını göstermektedir.
Nöroplastisite, beynin yapısının, işlevlerinin veya beyindeki nöronların
birbirleriyle olan bağlantılarının yeniden düzenlenebilme ya da
şekillendirilebilme yeteneği olarak tanımlanır. Bir zamanlar beynin küçük
yaşlarda gelişimini tamamladığı ve sonrasında durduğuna inanılıyordu. Bu
nedenle, sadece çocukların beyinlerinin 'plastik'(şekli değişebilir) olduğu ve bu
nedenle yeni bağlantılar kurabildiği düşünülüyordu. O yıllarda bilim insanları,
yetişkin beyninin belirli bir bölgesi hasar görürse sinir hücrelerinin yeni
bağlantılar kuramayacağını veya yenilenemeyeceğini ve beynin o bölgesi
tarafından kontrol edilen işlevlerin kalıcı olarak kaybolacağını düşünüyorlardı.
Oysa yüzlerce bilimsel araştırma beynin bir şekilde hasar görmüş bölgelerinin
yerine diğer bölgelerin hasar görmüş bölgesinin yaptığı işi yapabilir hale geldiği
görülmüştür. Örneğin Londra’nın ara sokakları dahil olmak üzere tüm yollarını
ezberlemek ve bir hedefe en kısa ve kolay nasıl gidileceği üzerine yıllarca
deneyim kazanan bu şoförlerin taksi şoförlerinin beyinlerinin mr
taramalarında, beyinlerindeki hipokampus bölgelerindeki yön bulma ve
konumsal bilgiyi depolayan hacminin, taksi şoförü olmayan insanlara göre
yaklaşık %30 oranında büyük olduğu gözlemlenmiştir. Beynin bu mucizevi
özelliği dahi nöroplastisite ve öğrenme arasında mutlak bir ilişki olduğunun
kanıtıdır. Yeni bir şeyler öğrendiğimizde, beyindeki nöronlar arasında yeni
bağlar oluşturulur. Aktif olarak katıldığımız her deneyim, her ders, beynimizde
nöronlar arası yeni bağlantılar kurabilme ve beynimizin mevcut işleyişini
değiştirebilme potansiyeline sahiptir. Beynimizin bu olağanüstü kabiliyetlerini
öğrenme ve sınav başarısına uygulayabilmemiz nöroplastisiteyi teşvik etmeye
istekli olmamıza ve ders çalışmamıza bağlıdır.
Formal (okullardaki planlı ve amaca yönelik) eğitimde beyindeki nöronlar
arasında bağ oluşmasına sebep olabilecek dış kaynaklı uyarıcıların en önemlisi
öğretmendir. Yazı tahtası, kitap ve diğer öğrenciler gibi birçok başka
uyarıcıların yanısıra öğretmen sınıftaki en temel uyarandır. Öğretmenin bu
görevini tam anlamıyla gerçekleştirebilmesi için öncelikle soru sormalı,
öğrencide merak uyandırmalı ve aldığı yanıtlara göre yeni sorular sorarak
öğrencinin konuyu anlamasına yardımcı olmalıdır. Bizim herhangi bir bilgiyi
(dalganın enerji denklemi, hücrenin organelleri, metanın kimyasal formülü vs)
öğrenciye söylememiz onların öğrenmesi anlamına gelmez ancak biz bu bilgiyi
verdikten sonra dersin ilerleyen dakikalarında tekrar tekrar ve farklı soru
cümleleriyle sormamız onların öğrenmesini kolaylaştıracaktır. Sorulan sorulara
yanıt bulmaya çalışan (düşünen) öğrencinin beynindeki nöronlar arasında
oluşan yeni bağlar öğrenmenin fizyolojik temelini oluşturur. Bu bağlar ne
kadar sık kullanılırsa (öğrenci ne kadar çok soru çözerse) o kadar kuvvetlenir.
Bir sınıfta aynı uyaran(öğretmen) olmasına rağmen her öğrencide farklı
öğrenme düzeyleri gerçekleşir ki bu da asıl olanın öğretmek değil öğrenmek
olduğunu ispatlar. Bu arada iyi öğretmen öğrenciye cevap veren değil soru
soran öğretmendir.
Çalışmalarınızın sonucunda nöronlar arasındaki bu bağların hemen
oluşması ve hızlı veri akışının gerçekleşmesi biraz zaman alır. Bu yüzden
sonuca değil sürece odaklanmanız çok daha önemlidir. İlk gün sadece yarım
saat ders çalışmış olsanız dahi ertesi gün bu süreyi biraz daha ve ertesi gün
biraz daha artırın. Sıfırdan başlasanız ve her gün çalışma temponuzu on dakika
olsa bile artırsanız otuz gün içinde günlük beş saatlik çalışma temposuna
ulaşmış olursunuz. Bugün çalışmayı planladığınız dersleri ya da konuları
bitirdiniz mi? Kendinizi tebrik edin ve programınıza uymaya devam edin.
Unutmayın ki siz alışkanlık oluşturmaya çalışıyorsunuz eğer bunu
başarabilirseniz sonuç kendiliğinden gelecektir.

www.teknonetfenlisesi.com

Blog Anasayfa